D2mXhyHWkAAu37Z

Dyatlov Geçidi Vakası

Tarih 2 Şubat 1959. Yer Kholat Syakhi Dağı.Dağcılar ıgor dyatlov, zinaida kolmogorova, lyudmila dubinina, alexander kolevatov, rustem slobodin, georgyi krivonischenko, yuri doroshenko, nicolas thibeaux-brignollel, alexander zolotarev.

Dağcılar 27 Ocak günü, zorlu bir tırmanış için yola çıktılar. Yaklaşık 2 hafta sürmesi planlanan bu tırmanış için 10 kişi olarak yola çıksalar da, aralarından birisi rahatsızlandığı için geride kaldı. Toplamda 9 kişi olarak yola devam ettiler. (7 erkek ve 2 kadın)

Yolculukları kuzeyde yer alan en son yerleşim olan Vizhaiden başlayacak ve Otertan dağına kadar sürecekti. Bu yolculuk, 3. kategori olarak adlandırılan bir zorluk seviyesine sahipti ki bu seviye en zor seviye olarak bilinir. Bu alanda uzman olan ve yaptıkları işin farkında olan dağcılar içinse bu durum bir sorun değildi. Onlar kendilerine güveniyor ve korkusuzca ilerleyişlerini sürdürüyorlardı.

Dyatlov Geçidi Nerede?
Dyatlov Geçidi Vakasının Yaşandığı Yer

Daha önceden yapılan planlamaya göre, grup Vizhai’ye geri döndükten sonra bir telgraf çekilecek ve durumları hakkında bilgi verilecekti. 12 Şubat olarak belirlenen bu tarih geldiğinde hiçbir telgraf gelmedi. Onlardan haber bekleyenler bu durumu fazla ciddiye almadılar çünkü bu tür tırmanışlarda sık sık gecikmeler yaşanmaktaydı.

Aradan birkaç gün daha geçtikten sonra bekleyiş yerini kaygıya bıraktı. 20 Şubat günü ise bir arama ekibi oluşturularak aramalar başladı. Yaklaşık 6 gün süren ve helikopterlerin de katıldığı arama sonuç verdi. Varış yerine yaklaşık 10 km kala bir şeyler bulundu. İlk şok o esnada yaşandı!


(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

İlginç Bulgular

İlk bulunan kamp çadırıydı. Çadır ciddi derecede tahrip olmuştu. Daha sonra ayak izleri bulundu. Arama ekipleri izleri takip etmeye başladılar. İzler doğruca ağaçlık alana doğru gidiyordu ve 500 metre kadar gittikten sonra kayboluyordu. Arama ekipleri aramaya devam ettiler ve büyük bir çam ağacının altında dikkatlerini çeken bir şeyleri gördüler.

Sönmüş bir kamp ateşi ve yanında 2 ceset. Bu 2 cesedi ilginç kılan ise bedenlerinin yarı çıplak halde olmasıydı. İç çamaşırlarıyla bulunan cesetlerin oldukça soğuk karlı bir yerde ne işi vardı?

Daha sonra kamp alanına geri dönmeye karar veren arama ekipleri yeni cesetler daha buldular. Kamp alanı ile ormanlık alandaki diğer cesetlerin arasında bir yerde 3 ceset bulundu ve bu 3 cesedin arasında yaklaşık olarak 150 metrelik mesafe vardı.

Gerçek ceset görüntüleri (+18)

Cesetler incelendiğinde, dağcıların hipotermiye bağlı olarak öldükleri saptandı. Yani vücut ısılarının aşırı bir şekilde düşmesi ile alakalıydı. Cesetlerin birinde kafatası zedelenmesi tespit edildi ama ölümcül bir yaralanma değildi.

Diğer cesetler ise hala kayıptı ve aramalar devam etti. 4 Mayıs tarihinde arama kurtarma ekipleri bir şok daha yaşadı. Bir nehir yatağında ve 4 metre karın alında 4 cesedi de buldular. Bu cesetlerden 3 tanesi ciddi derece tahrip edilmişti. Bu 3 cesedin birisinde ciddi kafa hasarı vardı ve ölümcüldü. Diğer iki cesedin ise göğüsleri parçalanmıştı.

Uzmanlar ciddi bir şok yaşamıştı çünkü cesetlerdeki hasarlar ciddi bir darbe ile yaşanabilecek hasarlardı, hatta bir uzmana göre araba kazasında görebileceğimiz türde bir etki olarak açıklandı. Diğer bir ilginç konu ise, cesetler dışarından gelen bir etki ile değil içeriden bir etki ile hasar görmüşlerdi. Büyük çapta bir basınca maruz kalmışlardı. Otopsi devam etti ve bir bulguya daha rastlandı. Kadınlardan birinin dili kayıptı.

Araştırma devam etti. Ortada ciddi bir olay vardı ama sebebi anlaşılamıyordu. Dağcıların video kayıtları ve günlükleri incelendi. Edinilen bilgilere göre dağcılar 1 şubat da tırmanışa başlayacaklar ve bir gün sonra kamplarını dağın öteki tarafında kuracaklardı. Yola çıktılar ama işler değişti. Ciddi bir kar fırtınası kendilerine engel oldu. Görüş mesafeleri azaldı ve hedefledikleri Otertan dağı yerine yönlerini “ölüm dağı” adı verilen kholat syakhl’a çevirdiler. Tüm bilgiler bu kadardı. Daha fazla bir bilgiye ulaşılamadı.

Yaşanan olayın bir insan tarafından yapılmış olması pek mümkün olmasa da, ölen insanların olması sebebiyle bir cinayet soruşturması başlatılır. Bu soruşturma ile işler daha da karışmaya başlar.

Cesetlerde Radyasyon Kalıntısı

Cesetlerin kıyafetlerinde ciddi derece radyasyon kalıntısı bulunur. Kamp alanı detaylıca incelenir. Kamp çadırında yer alan kesiklerin dışarından değil içerinden olduğu saptanır. İşler iyice karmaşık bir hal almaya başlar. Kamp ateşinin olduğu yer incelendiğinde ise ilginç bir duruma daha rastlanır. Kampa yakın olan kuru dallar yerine daha uzakta olan ve ayrıca ıslak olan odunlar ve dallar ateş yakmak için kullanılmıştır.

Daha fazla bilgiye ulaşılamaz ve olay çözüme kavuşamadan kalır. Haberi alan medya, bu haberi insanlara aktardığında komplo teorileri havada uçuşmaya başlar. Herkes merak eder ve gerçekleri öğrenmeye çalışır.


(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Tüm verileri bir araya getirip bir analiz yapıldıktan sonra şu kanıya varılır; Dağcılar kamp yaparlarken bir sebepten dolayı korkuya kapılırlar. Üzerlerine giysi giymeden dışarıya koşmuşlar. Ormana doğru gidip burada ateş yakmaya çalışmışlar. 5 kişi olarak gitmelerine rağmen aralarından üçü çadıra dönmek istemiş ve geri dönmeye çalışmış. Kamp ateşinin yanındaki 2 dağcı bu esnada soğuk sebebiyle hipotermiye yakalanıp ölmüşler. Diğer üçü ise yolda birer birer donarak ölmüşler. Kamp alanında yer alan 4 dağcı ise ya ayrıca ormana doğru gitmişler yada diğerlerini merak edip peşlerinden gitmeye çalışmışlar. Bu 4 dağcının görme sorunu yaşadığı tahmin edilmekte çünkü hem ateş yakmak için kuru dallar yerine ıslak dalları kullanmışlar hem de kafa zedelenmesi yaşayan dağcının göremediği için kafasını çarpmış olması muhtemel.

Büyük bir kar fırtınasının çıkması sebebiyle mi göz gözü görmedi? Peki neden çadırlarından çıktılar? Çıkacaklardı ama neden iç çamaşırlarıyla ve panikle koşuşturdular? Bu cesur 9 dağcıyı bu kadar korkutan neydi?

Grup lideri igor dyatlov’un ismi bu geçide veriliyor ve olayın sebebi tam olarak aydınlatılamadan tarihteki yerini alıyor.