10 Kasımda Ne Oldu? 10 Kasım Nedir?
Atatürk hastadır, yorgundur. Hatay sorunu nedeniyle 21 Mayıs 1938’de Mersin’i ve 4 Mayıs’ta Adana’yı ziyaret etmesi gerekmektedir. Doktorlar karşı çıkar ama o dinlemez, memleket meseleleri sağlık dinlemez.
Askeri geçit törenleri düzenlenir, amaç Suriye ve Fransa devletlerine göz dağı vermektir. Mustafa Kemal bu geçit töreninde bulunur ama hastalığı iyice artmıştır. Doktorlar seferber olur ama o bu sırada Hatay’a Türk askerinin ne zaman gireceğini kurmaylarıyla görüşmektedir.
5 temmuz günü gelip çattığında Hatay,Türk askerine kavuşur. Halk askerleri çoşkuyla karşılar. Zaman gelmiştir, Hatay ana vatana katılacaktır. Tabi bir gün de olacak iş de değildir. Önce Hatay Cumhuriyeti kurulu ve daha sonra seçimle Türkiye’ye katılır. 23 Temmuz 1939’da ana vatana bağlanır ancak Atatürk bu anı göremez.
Göremez çünkü, 1 yıl önce 5 eylül günü İstanbul’da vasiyetini yazmaktaydı, vasiyetine son şeklini verdi. Son isteği Cumhuriyetin 15.yıl dönümüne katılmak ve Ankara’yı son kez görebilmekti. Fakat yolculuk yapması mümkün değildi. Hastalığı iyice artmıştı.
10 kasım 1938 perşembe günü saat 8’de, Dr. Mehmet Kamil Berk ve Dr. Nihat Reşat Belger birlikte Atatürk’ün yanındaydılar. Atatürk’ün durumu iyice ağırlaşmıştı ve hemen serum verildi. Saat 9 olduğunda Atatürk’ün göğsü hızlı hızlı inip kalkmaya başlamıştı.
Saat 9’u 5 geçe gözlerini açtı, başını sağa çevirdi ve hayatını kaybetti. Prof. Dr. Mim Kemal öke, Atatürk’ün açık gözlerini yavaşça kapattı. Nöbet defterine ise son sözler yazıldı. “Saat 9’u 5 geçe, Büyük Şefimiz derin koma içerisinde terki hayat etmişlerdir.” Atatürk’ün yaveri Salih Bozok çıldırırcasına merdivenlerden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya girdi, kapıyı kapattı ve kalbine tek kurşun sıkarak hayatına son verdi.
19 Kasım günü geldiğinde Atatürk’ün cenaze namazı kılındı. Namazdan sonra tabutu, top arabasına konularak Ankara’ya doğru yola çıktı. Atatürk öldüğünde cebinden çıkan 95 kuruş dışında tek kuruş parası yoktu. 1933 ve 1937’de malı mülkü ne varsa milletine bağışlamıştı.
19 Şubat’ta geçim sıkıntısına düşen kız kardeşi Makbule Hanım’a, geçim sıkıntısı çektiği gerekçesiyle devlet tarafından aylık bağlanmıştı. Yani tek kuruş miras bile kalmamıştı geride.
Atatürk okumayı çok severdi, Hayatı boyunca yaklaşık 5000 kitap okudu. Bu sadece kendisinin alıp okuduğu kitaplardı, buna ek olarak ödünç alıp okuduğu kitaplarda vardı. Bu işleri nasıl başardın diye soranlara “Ben fakirdim, çocukluğumda elime geçen 2 kuruştan birini kitaplara vermeseydim, şu anda yaptığım işlerden hiç birini yapamazdım” cevabını vermişti.
Atatürk yeşili, ağacı, çevreyi severdi. 1930 yılı yazında Yalova Köşküne geldiğinde ulu bir çınar ağacının köşke zarar veren köklerini ve dallarını kesmek için Ata’dan izin isterler. Atatürk ilginç bir şey söyler. Ağacı kesmeyin köşkü yana kaydırın der. Çalışmaları bizzat kendisi takip eder ve köşk raylarla 4 metre 80 santim kadar yana kaydırılır. Böylelikle ağaç kurtarılır.
Atatürk insanı da severdi, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanıyarak onu erkekle eşit bir noktaya getirmişti. Fransa ve İtalya gibi ülkelerde 1946 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmişti, İsviçre’de ise 1971 yılında. Türkiye ise 8 Şubat 1935’de bu hakkı kadınlara vermişti.
1932 yılında Türkiye Birleşmiş Milletler’in o zamanki hali olan Milletler Cemiyeti’ne girmek istiyordu. Fakat Atatürk, başvuru yapılmasına karşı çıktı, onların gelip davet etmesini önerdi. Tarihte ilk kez Milletler Cemiyeti bu yönde toplantı yapıp, tüm üyelerinin oylarıyla Türkiye’yi davet etti.
1683 Yılında başlayan geri çekilme ve gerileme dönemi, 1921 yılında, Sakarya Meydan Muharebesi’nde durmuştur. Harp tarihinin en büyük strateji ustası ve komutanı Atatürk’tür. Yapmış olduğu devrim, gösterdiği mücadele, umutsuzluk karşısında umut olabilmesi ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri.
Atatürk bedenen ölmüş olsa da, yaptıkları ile, mücadelesi ile, fikirleri ile hala yaşamakta ve onu yaşatanlar olduğu müddetçe, var olmaya devam etmektedir. 10 Kasım 2017 yılından, 10 Kasım 1938’e selam olsun. Allah rahmet eylesin. Sevgi ve Saygıyla Anıyoruz.